Home Herşey istemekle başlar…

Herşey istemekle başlar…

Dün ve yarın karşılıksız çeke benzer, tek naktiniz elinizde bulunan şimdiki zaman… Haydi hanımlar başarmak istiyoruz parolası ile çıkın yola…

Evelden bu yana yazılan, çizilen, söylenen, dinlenen vb. bir çok alanda iş hayatına, sosyal yaşama ve girişimcilik konusunda kadınların gözardı edildiği, iş gücü çevresinden uzak tutulduğu, olanında bir şekilde perdelendiğini görüyoruz.

En gelişmiş ülkelerde, kadın haklarının en yüksek olduğundan bahsedilen İsveç’te bile her alanda bir şekilde kadınların diskalifiye edilmeye çalışıldığını görmek mümkün. Söylemde herkes kadın haklarına, eşitliğe, güç birliğine olumlu bakerken bunun yansımasını, hayata geçişini aynı oranda görebilmek maalesef mümkün değil. Açık bir şekilde şunu ifade etmek istiyorum! Dünya’nın her yerinde bir şekilde kadınlar iş hayatının bir parçası olarak gelişime, üretime en önemlisi bizi bu güne getiren anneler, çocuklarımızın yaşayacağı dünya’nın mimarlarıdırlar.

İş kadını modelinden bahsederken, kadınları girişimcilik dünyasına davet ederken ve öte yandan erkeklerin egomanyasına dur derken, gücü kendinde bulup aile birliğine zarar verebilecek, yerini bilmeyen kadından değil, aile birliğini aynı orantıda doğru sağlayan ve ekonomik gücü ile aile birliğini güçlendiren kadından bahsediyorum…

Hayatımızın bir parçası, dünyamızın olmazsa olmazları olan kadınlar neden girişimcilik alanında yoklar?

İşte en muhtemel nedenler:
1- Cesaretsizlik
2- Erkeklerle rekabet gücü yetersizliği
3- Baskı psikolojisi
4- Yetiştirilme tarzı

Gelişmemiş veya yeni gelişmekte olan ülkelerde eğitimsizlikten bahsedebilmek bir nebze mümkündür ancak gelişen toplumlarda kadınların eğitim yetmezliğinden ötürü iş hayatında yeterince girişimci olmadıklarını söylemek doğru olmaz.

Herkesin başlaması için bir nedeni olduğu gibi durması için birden fazla gerekçeleri olabilir ama önemli olan bir yerden başlamaktır.

Ülkemizin bundan bir kaç yıl öncesini araştırdığımızda Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında, kadın girişimci sayısının en az olduğu ülke konumunda yer alıyor. Bunun sebebi ise, girişimciliğin genellikle erkeğe yakıştırılan bir kavram olmasından kaynaklandığına dayandırılan bu durum, kadın girişimciliğinin, erkek girişimciliğine göre daha zor olmasıdır.

Günümüz dünyasına baktığımızda Türkiye yıldızı parlayan bir ülke konumunda ve büyüme oranlarında 2011’i dünya şampiyonu olarak kapattı. 2012 yılına iyi bir başlangıç yaptığını söylemek mümkün ancak ilerleyen aylarda ne olacağını hep birlikte bekleyip göreceğiz. Herşey bir kenara da Türkiye girişim dünyasında kadının yeri pekte değişmişe benzemediğini çok rahatlıkla söyleyebilirim.

Aslında gözardı edilen ve görmezlikten gelen girişimci kadınların çok farklı özellikleri vardır.

Bu özelliklerden bazılarını örnekleyecek olursak:
– Kadınlar, erkeklere oranla daha kontrollü risk almaları,

– Plansız hareket etmezler, önce plan yapıp sonra harekete geçmeleri,

– Kadınların erkeklere oranla duygusal zekaları ve iletişim becerilerinin daha yüksek olması,

– Önlerine çıkan engeller için daha yapıcı çözüm üretebilmeleri,

– İşlerini zamanında yapar, iş takibini daha etkili yapıyorlar.

Girişimci kadınlar için sıralamış olduğum özellikler avantaj olarak görülse de, erkeklere göre dezavantajlarıda bulunuyor.

Kadınların erkeklere göre dezavantajları:
– Genellikle küçük ölçekli işlerin kadınlar için uygun bulunması,

– Çalışan kadının yaşadığı dezavantajların girişimci kadın için de geçerli olması,

– Girişimci kadın olmakla birlikte, annelik, ev kadınlığı, eş gibi diğer görevlerini de eşzamanlı yürütmek zorunda olması,

– Çevresel baskılara maruz kalması,

– Gayrimenkul ve mevduatların çok az bir oranının kadınlara ait olması sebebiyle, iş kurarken finansman problemi yaşamaları şeklinde sıralanabilir.

Bunlar aşılmayacak dağ, kırılmayacak taş ve çözülmeyecek buzlar değildir.
Kadınların sınavı zor ama başarmak imkansız değil…

Girişimci olmak için başarmayı istemek

Bugün birçok kadının,  sıralamış olduğum tüm bu engellere rağmen, başarılı işletmeler yaratmış olduklarını görüyoruz. Bu noktada kadınların yapmaları gereken en önemli şeyin, “başarmayı istemek” olduğunu düşünüyorum. Tıpkı müzik eşliğinde söylenen en güzel nakarat gibi nerede başarıdan bahsedilse şu sihirli sözümü tekrarlıyorum. Başarmak için azim, kazanmak için sabır en güçlü silahtır. Sizde bu sözün sihrine inanarak kendi girişimci ruhunuzu uyandırabilirsiniz.

İsveç’te kadın girişimciliğine yönelik çok iyi çalışmalar var.

Eğitim ve mesleki alanlarda kendinizi geliştirerek kaybettiğiniz dünleri telafi etme şansınız olmasa bile en azından yarınlarınızı daha iyi inşa edebilme şansınız var.

Her kadının kendine şu soruyu sormasını önemle rica ediyorum:
Ben başarmak için ne yapıyorum?
Başta ne demiştik?
Dün ve yarın karşılıksız çeke benzer, tek naktiniz elinizdeki şimdiki zaman…

Kadın girişimciler için önerim, öncelikle küçük veya büyük önemli değil, önemli olan bir iş fikri bulmaları ve hedeflerine doğru bir adım atmaya başlamalarıdır. Daha önce de belirttiğim gibi, girişimciliğin erkeğe yakıştırılan bir kavram olması nedeniyle, yakın çevrenizden olumsuz geri dönüşler, farklı tepkiler, çevresel baskılar alabilirsiniz. Ama unutmamanız gereken şu; Sizin ihtiyacınız olan en önemli şey, başarmak için azmetmeniz, kazanmak için sabretmenizdir. Bu nedenle azimli ve sabırlı olun, eleştirilere kulak kapayın, hedefinize emin adımlarla yürüyün. Bir süre sonra, çıktığınız yoldan siz geri döndürmeye çalışanlar yanınızda yürümek için heyecanlandıklarını ve iş hayatınızda en kuvvetli destekçileriniz olacaktır.