Değerli dostlarım son günlerde ülke gündemi hayli yoğun…
Bilirsiniz ben ülke gündemiyle ilgili yazı yazma yerine , önce kapımın önünü temizlemek taraftarıyım.
Bizim kapının önü ömrümce uğraş versem temizleneceğe benzemiyor ya….
Neyse ülke gündeminde birileri akil oluyor diğerleri neyse ne oluyor…
Akıllı adamı şöhretine uygun seçen birileri var…
Açıkçası ne acayip iş, anlamışta değilim…
Yahu kardeşim iktidar kendi akillerini seçtiyse, muhalefette kendi akillerini seçsin…
Hükümetin seçtiği ne halt edecekse, muhalefetinkilerde o haltın karşı haltını etsin…
Son otuz yıldır gelen hükümetlere, siz bir halt etmediniz demek geliyor içimden ya…
Aslında çok halt ettiniz.
Ülkenin temellerine bir halt ettiniz ki, sorma gitsin…
Size anlatmak istediklerimi kartalın hikayesi anlatacak sanırım.
“Kartallar, neredeyse yetmiş yıla yakın bir ömrü olan canlılardır.
Biz onu hep gökyüzünde gururla uçuşuyla, tek başına, korkusuzca yaşabilmesiyle ve o muhteşem kanatları, keskin gagası ve neredeyse bir kuzuyu bile kavrayıp kaldırabilen pençeleriyle biliriz.
Meğer insanlara ibret olabilecek, muazzam bir varoluş savaşı varmış kartalların.
Evet, yetmişine kadar yaşarmış ama bu yaşa ulaşmak için kırk yaşındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorunda kalırmış.
Kartalın yaşı kırka dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle beslenmesini sağlayan avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelirmiş.
Gagası uzunlaşıp göğsüne doğru kıvrılır, kanatları yaşlanıp ağırlaşır ve tüyleri kartlaşıp kalınlaşırmış. Bu durumda kartalın hem uçması hem de avlanması imkânsız hale gelirmiş.
İşte, hikâyenin önemli kısmı bundan sonra başlıyor.
Artık kartalın iki seçimden birisini yapması gerekir.
Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini…
Bu yeniden doğuş süreci yüz elli gün kadar sürecektir.
Bu yönde karar verirse, kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kayanın kovuğunda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yani yeni yuvasında kalır.
Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar.
En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.
Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler.
Gagası çıktıktan sonra bu yeni gagayla pençelerini yerinden söker, çıkarır.
Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar.
Beş ay sonra kartal, kendisine yirmi veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur “yeniden Doğuş” uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.
Kendi yaşantımızda sık sık yeniden doğuş süreçleri yaşarız, yaşamak zorunda da kalabiliriz.
Unutulmasın ki Türkiye üzerinde çok değişik hesaplar yapıldı…
Ama hesap bozmak , karşıya diyet ödetmek Anadolu insanının işidir.
Sonumuzu hazırlasalar bile, cesaret gösterip uygulayamazlar…
Sevgili dostlar kartalın hikâyesi, sözün tam yerine oturması için…
Kimse bize gagalarımızı, pençelerimizi yeniletmeye kalkmasın…
Değil 70 yıl, aha da buraya yazıyom 7 bin yıl diyet öderler.
Özellikle hikaye birilerinin kulağına küpe, eğer varsa akıl dağarcığına ışık olur.
Saygılarımla…